
Sevgili'ye,
bugün yüreğimin dudağı uçuklamış, gözlerimin grameri bozulmuş sensizlikten,
yoksulluğundan...
Keşkeler sıralanmış parmaklarıma, yalpalayarak bakıyor gözlerim senin
olmadığı her sokağa...
Dünde kalan bana anlattığın bütün güzel hikayeleri unuttum.
Söylesene senden bana miraz kalan, bu öznesi kaybolmuş aşk'ı hangi dile
çevirimde sana ulaştırım?
Kaç yaşımda kaybettim ellerini bil/m/iyorum, hangi yol ayrımlarında bıraktım
gamzelerini onu bil/m/iyorum.
Bildiğin varmı diye sorarsan
Evet var,
Huysuzum bugünlerde ve sensiz...
Evet aynadaki o suret bana ait.
O saçlarımda gelincik (Senin taktığın) ne zaman soldu bil/m/iyorum.
Endişelenmiyorum. Çünkü senin için soldu onu/biliyorum..
Bedenim isyan edince, ele avuca sığmayan yüreğimde sana firar etti...
Gittikçe azalıyor/soluyor ikimize ait hayat,
Sana geç kalışlarımın limiti bitmiş/ne tuhaf...
Sana yakışan en güzel kırmızı ile Martı sevdalın...
Ne zaman 'grameri bozuk' bir cümleye başlasam
'sen' dokununca Türk Dil Kurumunun örnek cümlesi oluyor...

|